E-ISSN: 2619-9467

Cover    
Year 2001 - Volume 11 - Issue 3

Open Access

Peer Reviewed

EDITORIALS
2570 Viewed

Editorials
Sayı Editöründen


Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2020 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
Değerli Meslektaşlarım,

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik krizin nedenlerinin başında üretim ve üretimle ilgili sorunlar gelmektedir. Sağlık alanında bizlerin üretimi ilk bakışta koruyucu hekimlik alanındaki üretimler, sonra da başta tanı ve tedavisi ile ilgili üretimleri akla getirmektedir. Kadın doğum hekimleri daha çok klinisyen olduklarından ikinci tipteki üretimleri gerçekleştiriyorlar. Biz buna rutin işlerin yapılması diyoruz.

Acaba rutin işlerimizi yaparken olayın ekonomik boyutlarını ne kadar hesap ediyoruz? Başka bir deyişle tanı ve tedavilerimizin, daha ekonomik olması için neler yapıyoruz. Isterseniz en iyisi ben olayı örnek vererek açıklayalım. Örnek 1. Dismenore ve adet düzensizliği yakınmaları ile başvuran 18 yaşında bekar bir hastanın genital muayenesini takiben pelvik USG incelemesinde, uterus normal sol over normal sağ overde 4x5 cm çapında endometrioma, ya da dermoid kisti düşündüren uniloküler kistik yapı saptanmış. Önce hasta ve yakınlarına bu kitlenin kanser bile olabileceği korkusu verildikten sonra, sırasıyla, rutin tetkiklerden sonra, FSH, LH, E2, Testosteron, TSH, T3, T4, PRL, DHEAS, Ca 125, Ca 15/3, Ca 19/9, CEA, AFP, tüm abdominal tomografi ve MRI tetkikleri istenilmiş. Sonuç olarak, hastaya laparaskopi uygulandı, sitoloji negatif. Kistin pelvik yan duvara yapışık olduğu görüldü, peritonda endometriozis odakları saptandı. Kist çıkarıldı, gelen sıvı endometrioma sıvısı, frosen benign olarak geldi. Hasta ertesi gün taburcu edildi. Bu vakada rutin tetkiklerden sonra birtek Ca 125 gerekli, diğerlerine hiç gerek yok. Gerekli olmayanların maliyetini hesapladığımızda 186-481 milyon arasında bir rakam elde ediliyor. Örnek 2. 65 yaşında postmenapozal hasta, karın şişliği ve vaginal kanama yakınmaları ile başvuruyor.

Yapılan muayene sonrasında USG'de karında yaygın asit, sağda 20x25 cm ve solda 10x15 cm çaplarında yer yer solid ve kistik alanlar içeren adneksiyal kitleler arasında uterus net ayırdedilemiyor. Ayrıca omental kek görünümü var. Hastaya rutin tetkikleri takiben, ca 125, ca 15/3, ca 19/9, abdominal tomografi incelemeleri yapılıyor. Bu vakada hastalığın malign olduğu kuvvetle olası iken tomografinin ek olarak hiçbir yararı yok. Tomografinin ancak over kanserlerinde takipte yeri var. Tomografi resmi hastanelerde 50, özel laboratuvarlarda ise 100 milyona mal oluyor. Hasta over ca ön tanısı ile operasyona alınıyor. Sitoloji class V, frosen malign epitelyal tm geliyor. Sitoredüktif cerrahi işlemi uygulanıyor. Her gün bu türden vakalarla karşılaşıyoruz. Faydası hastadan çok tetkiki yapan merkeze, zararı daha çok ülkemize yani hepimize olan lüzumsuz tetkiklerden kaçınmamız gerekir. Özetle hastadan istenilen her tetkik tanı ve tedaviye yön verecek nitelikte olmalıdır.

Tetkik nasıl gelirse gelsin bizim tanı ve tedavimiz değişmiyorsa o tetkike gereksinim yok demektir. Bu hususta harcanan hem emek hem de paraya yazık, ilave olarak hastaların bundan muzdarip olması da cabası... Bir başka yönü de gerçekten o tetkike gerek olan bir başka hastanın da önüne geçilerek çok değerli olan zamanların harcanmasıdır. Tanı ve tedaviye laboratuvar tetkiki isterken daha duyarlı olmamız gerekiyor. Gelecek sayıda buluşmak üzere saygılarımla.

Prof.Dr.Haldun GÜNER

Editör