E-ISSN: 2619-9467

Cover    
Year 2001 - Volume 11 - Issue 5

Open Access

Peer Reviewed

ARTICLES
2550 Viewed974 Downloaded

The Influence Of Hypertensive Disorders And Cigarette Smoking On Placental Abruption
Gebelikte Hipertansif Hastalıkların veSigaranın Plasenta Dekolmanı İle İlişkisi

Full Text PDF  
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst. 2001;11(5):343-6

Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2020 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
ÖZET
Amaç: Sigara ve hipertansif hastalıkların plasenta dekolmanı ile ilişkisini araştırmak. Materyel ve Metod: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim dalına Kasım 1994 - Temmuz 2000 tarihleri arasında başvuran, 500 gr. üstünde fetus doğuran 2900 gebe çalışmaya dahil edildi. Plasenta previa olguları çalışma dışı bırakıldı. Plasenta dekolmanı normal yerleşimli plasentanın doğumdan önce tamamen veya parsiyel olarak ayrılması olarak tanımlandı. Genellikle abdominal ağrı ve uterin kanamayla ön tanı kondu. Doğumdan sonra retroplasental kanama ve pıhtının görülmesiyle tanı kesinleştirildi. Gebelik öncesi veya erken gebelikte kan basıncının 140/90 mm Hg ve üzerinde tespit edilmesi halinde kronik hipertansiyon, normal gebeliğin ikinci yarısında proteinüri ile birlikte 6 saat arayla en az iki kere ölçülen kan basıncının 140/90 mmHg ve üzerinde tespit edilmesi ve/veya ödemin mevcudiyeti halinde preeklampsi tanısı kondu. Eklampsi bu bulgulara tonik-klonik nöbetlerin eklenmesi, superempoze preeklampsi ise daha önce kronik hipertansiyon tanısı konan hastalarda preeklampsi gelişmesi olarak tanımlandı. İstatistiksel analizde lojistic regresyon analiz modeli ve Z testi kullanıldı. Z>1,64 değeri anlamlılık sınırı olarak kabul edildi. Bulgular: Toplam olarak 96 (%3,3) olgumuzda plasenta dekolmanı gelişti. 20 yaş altındaki gebelerde 17 (%4,6) olguda, 35 yaş üstü gebelerde 21 (%4,7) olguda plasenta dekolmanı gelişti ve bu değerler 20-35 yaş arasındaki gebelerdeki 58 (%2,7) oranıyla kıyaslandığında daha yüksek olmakla birlikte aradaki farklar istatistiksel olarak anlamlı değildi (z=0, 44, z=0,39). Sigara içen gebelerde 28 (%5,1) olguda, sigara içmeyen gebelerde 68 (%2,8) olguda plasenta dekolmanı gelişmiş olup arada istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (z=1,76). Plasenta dekolmanı gelişen olgularla plasenta dekolmanı bulunmayan olgular kıyaslandığında istatistikprematür fetus ve preterm eylem oranı saptandı (z=5,02, z=3,72, z=6,98, z=6,78). Lojistic regresyon analiz modelinde değerlendirme yapıldığında normotansif gebelere göre sırasıyla eklampside (aRR=8,7: 95% CI=7,2-10,0), kronik hipertansiyonda (aRR=7,9: 95% CI=6,6-9,2) superempoze preeklampside (aRR=4,1: 95% CI=3,3-4,7) ve preeklampside (aRR=2,7: 95% CI=2,2-3,2) 8,7; 7,9; 4,1; 2,7 kat artmış oranlarda plasenta dekolmanlı olgu tespit edildi. Sonuç: Toplam olarak 96 (%3,3) olgumuzda plasenta dekolmanı gelişti. Bu oran literatürde bildirilen oranlardan (%0,5- %2) yüksek olup kliniğimizin referans hastanesi olmasından ve yüksek rakımda (1750 metre) yaşıyor olmamızdan kaynaklandığı kanaatindeyiz. Plasenta dekolmanı oranı sigara içen gebelerde içmeyenlere göre anlamlı olarak yüksek bulundu ve normotensif gebelerle kıyaslandığında sırayla eklampsi, kronik hipertansiyon, superempoze preeklampsi ve preeklampsi olgularında 8,7; 7,9; 4,1; 2,7 kat artmış oranlarda plasenta dekolmanlı olgu tespit edildi. Alınacak önlemlerle sigara içen gebelerin ve gebelikteki hipertansif hastalıkların oranlarının azaltılması ve risk taşıyan hastaların yakın takip, erken tanı ve tedavisi ile plasenta dekolmanı oranlarının ve komplikasyonlarının azaltılabileceği düşüncesindeyiz.
ABSTRACT
Objective: To asses the effects of cigarette smoking and hypertensive disorders on placental abruption. Materials and Method: 2900 women who gave birth to fetus weighing above 500 gr at Yüzüncü Yıl University hospital, obstetrics and gynecology department, Van, Turkey, between November 1994 and July 2000 were included in the study. Cases of placenta previa were excluded from the study. Placental abruption was defined as partial or total premature separation of a normally implanted placenta. It usually manifested itself as painful uterine bleeding and uterine irritability. The diagnosis was confirmed by detection of retroplacental haematoma after delivery. Chronic hypertension was defined as elevation of blood pressure >140/90 mm Hg recorded before or early in pregnancy. Preeclampsia was defined as a diastolic blood pressure of at least 90mmHg and systolic blood pressure of at least 140 mmHg measured at least on two occasions 6 hours apart in a normotensive patient with proteinuria and/or edema. Eclampsia was defined as occurrence of seizures. Superimposed preeclampsia was defined as occurrence of signs and symptoms of preeclampsia in a patient who had hypertension diagnosed before or early in pregnancy. For statistical analysis logistic regression model and Z test was used. Z>1.65 was considered as significant. Results: The rate of placental abruption in the study population was 3.3% (96/2900). The incidence was 4.6% in patients <20 years old, 4.7% in patients >35 years old, 2.7 % in patients between the ages of 20 and 35 years old. Although the rates were higher in patients whose ages were <20 years and >35 years when compared with the rate seen between 20 and 35 years, the differences did not reach statistical significance (z=0.44, z=0.39). The rate in smokers and non-smokers were 5.1% and 2.8% respectively. The difference was statistically significant (z=1.76). There were statistically higher rates of cesarean deliveries, fetal distress, premature babies and premature labor in patients with placental abruption (z=5.02, z=3.78, z=6.98, z=6.78). Analysis with logistic regression models showed increased risk of placental abruption in order of eclampsia (aRR=8.7: 95% CI=7.2-10.0), chronic hypertension (aRR=7.9: 95% CI= 6.6-9.2), superimposed preeclampsia (aRR=4.1: 95% CI=3.3-4.7) and preeclampsia (aRR=2.7: 95% CI=2.2-3.2) when compared with normotensive pregnancies.Conclusion: The rate of placental abruption was 3.3 %, which is higher than the rate in the literature (0.5-2 %), which we think it is partly due to being a referral center and living in high altitude (1750 meters). The rate is significantly higher in smokers and hypertensive disorders in order of eclampsia, chronic hypertension, superimposed preeclampsia and preeclampsia. Not all but some of the factors can be preventable and the high rate can be reduced.