E-ISSN: 2619-9467

Cover    
Year 2009 - Volume 19 - Issue 6

Open Access

Peer Reviewed

ORIGINAL RESEARCH
2460 Viewed982 Downloaded

Relationship of Macroprolactin Levels with Hormones and Clinical Symptoms in Hyperprolactinemic Patients
Hiperprolaktinemili Olgularda Makroprolaktin Seviyesinin Hormonlarla ve Klinik Belirtilerle İlişkisi

Full Text PDF  
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst. 2009;19(6):329-34

Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2020 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
ÖZET
Amaç: Bu çalışmada, hiperprolaktinemi tanısı almış olgulardaki makroprolaktin seviyelerinin anamnez bulguları, klinik belirtiler ve hormonal değerlerle ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma, İstanbul Vakıf Gureba olgunesi, Kadın olgulıkları ve Doğum Kliniğinde, Eylül 2005- Ağustos 2006 tarihleri arasında yapıldı. Hiperprolaktinemi tanısı alan 50 olgu çalışma grubunu, başka şikâyetlerle kliniğe başvuran 50 olgu ise kontrol grubunu oluşturdu. olgular klinik olarak (ayrıntılı anamnez ve fizik muayene) ve laboratuvar tetkikleri (E2, FSH, LH, prolaktin) ile incelendi. Hiperprolaktinemi tanısı konulan olgularda makroprolaktin düzeyleri taraması polietilenglikol (PEG) presipitasyon tekniğine göre yapıldı. Makroprolaktinemisi ve gerçek hiperprolaktinemisi olan olguların klinik belirtileri ve hormon düzeylerinin ilişkileri karşılaştırıldı. İstatistiksel analiz, tanımlayıcı yöntemlerle beraber bağımsız t-testi, ki-kare testi ile yapıldı ve p< 0.05 değerler anlamlı kabul edildi. Bulgular: Toplam 50 hiperprolaktinemik olgunın 17'sinde (%34) artmış makroprolaktin seviyesi tespit edildi. Her ne kadar tüm belirtiler gerçek hiperprolaktinemisi olan olgularda daha sık görülmüş olsa da, aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Serum FSH ve LH düzeyleri ise makroprolaktin grubunda daha yüksek olmakla birlikte sadece LH anlamlı olarak yüksekti. Sonuç: Makroprolaktinemik olgular hiperprolaktinemi tanısı almış olguların önemli bir kısmını oluşturmaktadır ve bu durum hatalı tanılara, gereksiz girişimlere ve tedaviye neden olabilmektedir. Aldığımız sonuçlar makroprolaktinemi ve gerçek hiperprolaktineminin ayrımı için klinik ve hormonal özelliklerin yetersiz kaldığına ve bu nedenle makroprolaktin düzeylerinin hiperprolaktinemi saptanan bütün olgularda ileri tetkik ve tedaviye başlanmadan önce ölçülmesi gerekliliğine işaret etmektedir.
ABSTRACT
Objective: To investigate the relationship between macroprolactinemia levels and patient history, clinical symptoms, hormone levels among hyperprolactinemic patients. Material and Methods: This study took place in Vakıf Gureba Hospital Obstetrics and Gynecology Clinic between September 2005 and August 2006. Fifty patients with the diagnosis of hyperprolactinemia constituted the study group and fifty patients who admitted to hospital with unrelated complaints constituted control group. Patients were evaluated clinically (detailed history and physical examination) and laboratory investigation (E2, FSH, LH, prolactin). In patients with the diagnosis of hyperprolactinemia, macroprolactin levels were measured with polyethylene precipitation technique. Patients with macroprolactinemia and real hyperprolactinemia were compared according to clinical symptoms and hormone levels. The relationship between hormone levels and symptoms were evaluated. Statistical analysis was performed by using descriptive methods and independent t-test, Chi-square tests and p value < 0.05 was considered to be significant. Results: Elevated levels of macroprolactin were detected in 17 of 50 hyperprolactinemic patients (34%). Although all clinical symptoms were found to be more frequent in real hyperprolactinemic patients, the difference was not statistically significant. Serum FSH and LH levels were higher in macroprolactinemia group but only LH was significantly high. Conclusion: Macroprolactinemic patients constitute an important part of the patients with the diagnosis of hyperprolactinemia and this situation may lead to misdiagnosis, unnecessary investigation and treatment. Our results indicate that clinical and hormonal features are inadequate in differentiating macroprolactinemia and real hyperrolactinemia, therefore measurement of macroprolactinemia levels should be performed in all patients with the diagnosis of hyperprolactinemia before initiation further investigation and treatment.