E-ISSN: 2619-9467

Cover    
Year 1999 - Volume 9 - Issue 3

Open Access

Peer Reviewed

ARTICLES
2357 Viewed761 Downloaded

The Use Of Chlamydial Serology To İmprove The Di̇agnostic Value Of Hysterosalpi̇ngography In The Evaluati̇on Of Tubal Patency
Tubal Açıklığın Değerlendirilmesinde Histerosalpingografinin Tanısal Değerini Arttırmak İçin Klamidyal Serolojinin Kullanımı

Full Text PDF  
Turkiye Klinikleri J Gynecol Obst. 1999;9(3):193-8

Article Language: TR
Copyright Ⓒ 2020 by Türkiye Klinikleri. This is an open access article under the CC BY-NC-ND license (http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/4.0/)
ÖZET
Amaç: İnfertil kadınlarda tubal açıklığın değerlendirilmesinde, klamidyal serolojinin tek başına ve histerosalpingografi (HSG) ile kombine kullanımının tarama testi olarak tanısal değerini araştırmak. Çalışmanın Yapıldığı Yer: SSK Etlik Doğumevi ve Kadın Hastalıkları Eğitim Hastanesi Materyal ve Metod: Sunulan vaka kontrollü prospektif çalışmaya, önceden HSGsi dahil rutin infertilite tetkikleri yapılmış, 70 infertil olgu alındı. L/S ile tubal faktör olduğu gösterilen 35 olgu çalışma grubuna, tubal faktör olmadığı gösterilen 35 olgu da kontrol grubuna alındı. Olguların tümünde enzyme-linked immunosorbent assays (ELISA) ile klamidyal antijen, microimmunofluoroscence (MIF) ile antiklamidyal antikor araştırıldı ve ardından tanısal laparoskopi uygulandı. Laparoskopik bulgular referans alınarak, hastalar tubal oklüzyonun olup olmamasına göre iki gruba ayrıldı. Yöntemlerin tubal açıklığı belirleme etkinliği sensitivite, spesifite, pozitif ve negatif prediktif değer ve olasılık oranları bulunarak karşılaştırıldı. Bulgular: Tubal açıklığın değerlendirilmesinde klamidyal antijenin sensitivitesi % 40, antiklamidyal antikor sensitivitesi % 80 bulundu. HSG nin tubal açıklık saptanmasında sensitivitesi % 64.1 iken spesifitesi % 67.7 olarak hesaplandı. HSG ve klamidyal seroloji paralel olarak kullanıldığında tubal faktörlü hastaların % 91.4 ünün saptandığı görüldü. Sonuç: Bu çalışmada HSG ile klamidyal seroloji tarama testinin birlikte kullanılmasının, standart HSGye göre tubal açıklığın değerlendirilmesinde oldukça üstün olduğu gözlenmiştir. Noninvaziv yöntemlerde ilerlemeler invaziv bir yöntem olan diagnostik laparoskopinin, infertilite araştırılmasında birinci basamakta kullanılması gereksinimini azaltabilecektir.
ABSTRACT
Objective: To evaluate diagnostic value of chlamydial serological tests alone and in combination with HSG as a screening test for predicting of tubal patency in infertile women. Institution: SSK Etlik Maternity and Womens Health Teaching Hospital Materials and Methods: A total of 70 patients with a history of infertility who had previously been investigated by rutine diagnostic procedures as well as HSG were recruited into this case control study. Thirty-five patients who were proven to have tubal factor via L/S constituted the study group while the remaining 35 patients proven not to have tubal factor formed the control group. All women were subjected to chlamydial serological studies to evaluate chlamydial antigen by enzyme-linked immunosorbent assays (ELISA) and antichlamydial antibody by microimmunofluoscence (MIF), respectively, and then underwent diagnostic laparoscopy. Laparoscopic findings were considered as gold standart. Patients were further subdivided into these with or without tubal occlusion. The criteria used to compare these methods were sensitivity, specificity, negative and positive predictive values, and likelihood ratio for identifying tubal patency. Results : For chlamydial antigen and antichlamydial antibody titers, sensitivity was 40%, 80% in predicting tubal patency, respectively. The sensitivity of HSG was 64.1%, while specificity was 67.7%. Combining HSG with chlamydial serology provided the highest sensitivity as 91.4% in diagnosing of the patients with tubal disease. Conclusions: The present study suggests that HSG in combination with chlamydial serological screening is far superior to standard HSG in predicting tubal patency. Advances in noninvasive techniques may lead to reduce the need for invasive laparoscopies as a first stage diagnostic procedure.